30 Ocak 2013

Liebster Blog Awards


Liebster Blog Awards diye bir şey varmış, kimseye ödül vermiyorlarmış ama saadet zinciri gibi blog zinciri oluşturup, blogların tanıtımına katkı sağlıyormuş. Sevgili Elçin ve sLn de bana paslamışlar bu yapılacaklar listesini. Mimlemek deniyormuş buna bloggerda. Eskiden deviantArt journallarında yapardık böyle şeyler, hatırladım, keyiflendim. (Teşekkürler hanımlar!) =)

Şimdi efendim, olay şu: Mimleyenlerin sorduğu 11 soruyu cevaplayacağım, kendimle ilgili 11 bilgi vereceğim, 11 soru hazırlayıp 11 şanssız blogger'a pas atacağım. Tabii bir de, tepede gördüğünüz logoyu mutlaka kullanacağım. 11 adayım da, isterlerse, aynısını yapacaklar. (Neden 11 olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.)

Elçin'in sorularına cevaplarım:

- Çok heveslenerek aldığın ama yarım bıraktığın kitap oldu mu?
▪ Oldu, oluyor, olacak. "Erkek acı çeker, kadının ruhu duymaz"ı yarım bıraktım. Bir Aldous Huxley ve bir Philip K. Dick kitabını da daha sonra okumak üzere yarım bıraktım.

- Arkadaşından ya da kütüphaneden okuduğun kitapları sende de bulunsun diye alır mısın?
▪ Kitabı beğendiysem mutlaka alırım. Ödünç verdiğim ve geri gelmeyen kitapları da bulabilirsem tekrar alırım.

- Okumayı en çok sevdiğim kitap türü nedir?
Bilimkurgu

- Seri okumayı mı seversin yoksa tek kitap daha mı iyi? En sevdiğin seri nedir?
Kafamı toparlayıp odaklanabiliyorsam seri okumayı severim, tek kitap okumak daha rahat tabi. Vakıf ve Otostopçu serileri favorim şimdilik.

- Kitaplarını paylaşmayı sever misin?
Paylaşmak derken? Ödünç vermeyi çok sevmesem de arasıra yapıyorum, öneri paylaşmayı tercih ediyorum.

- Bir blog açmak nereden aklına geldi?
Okuduğum, okuyacağım bilimkurgu kitapları ile ilgili "taraflı" bilgi bulamıyordum. Ben yapayım dedim.

- Sinemayı sever misin? En son ne zaman hangi filme gittin?
Sinema sevilmez mi? En son Life of Pi'ı izledim.

- Harry Potter sever misin? Hogwarts'da en sevdiğin bölüm hangisi? (Gryffindor, Slytherin gibi..)
Harry Potter'ı erken keşfedenlerdenim, bayılırım. Hogwarts'ta okusam Ravenclaw olurdum gibi geliyor bana.

- Şu sıralar en çok dinlediğin müzik hangisi?
Müzik değil, direkt şarkı adı vereyim. Son zamanlarda her gün en az bir kez Valerie, bir kez Don't Speak dinliyorum.

- İstek listende hangi kitaplar var?
Vikitap'taki listemde 135 kitap birikmiş, oraya eklemediklerim de var. Sayamadım şimdi hepsini.

- Dünyada en çok gitmek istediğin yer neresidir?
Musée D'orsay

sLn'in sorularına cevaplarım:

- Kitaplara eş değerde sevdiğin bir şey var mıdır? Varsa nedir?
Nesne olarak çok bağlı olduğum bir kitaplarım, bir de fotoğraf makinelerim var.

- Takma adın var mı? Varsa o adı neye göre seçtin ya da sana nasıl hitap edilmeye başlandı? Yani hikayesi nedir?
Adım Setenay, dolayısıyla çeşit çeşit kısaltılabiliyor. Settie de Almanya'da yaşayan bir arkadaşımın hitabından kaldı.

- Kitap okurken aynı anda şarkı dinleyenlerden misin? Belirli kitaplarla özdeşleştirdiğin şarkılar var mı? Varsa bunlar nelerdir?
Kitap okurken müzik dinleyebilirim ama dinlediğim şeyin farkında olmam genellikle.

- Seri kitapları mı daha çok seversin yoksa tek kitapta her şeyin olup bitmesinden hoşlananlardan mısındır?
Kafamı toparlayıp odaklanabiliyorsam seri okumayı severim, tek kitap okumak daha rahat tabi.

- Hayatta en çok gerçek olmasını / senin olmasını istediğin şey nedir?
Tamamını kütüphane yapabileceğim büyük bir odası olan ev. Dev kütüphane.

- E-book mu yoksa eski usul, ellerinde hissedebileceğin kitapları mı okumayı tercih edersin?
Bir Kindle'ım var ve yolculuklarda çok işe yarıyor ama basılı kitapları tercih ediyorum.

- En sevdiğin şarkıcı / grup ve onun / onların en sevdiğin şarkısı nedir?
Çok var. Dream Theater'ın Finally Free'si, Bon Jovi'nin Livin' on a Prayer'ı, Sonata Arctica'nın Shy'ı, Barış Manço'nun Rüya'sı...

- Kendin hiç ayraç yaptın mı? Yaptıysan eğer kendi yaptıklarını mı yoksa kitapların orjinal ayraçlarını mı tercih edersin?
Yaptım, kullanıyorum, kitapevi ve kitap ayraçlarını da seviyorum.

- En sevdiğin,bir anlamda hayatını etkileyen ünlü bir alıntı / alıntılar var mıdır?
Galiba yok.

- En sevdiğin mevsim hangisidir?
Bahar sonu, yaz başı.

- Dürüstçe cevap vereceğini varsayarak soruyorum. Elinde bir şeyleri değiştirecek güçte tek kullanımlık bir güç olduğunu düşünelim. Bu kadar büyük bir şans avuçlarındayken bencillik edip kendi isteklerin doğrultusunda mı kullanırdın yoksa daha geniş düşünüp herkesin yararına olan bir değişiklik yapmak için mi kullanırdın? Ve bu değişiklik (bencillik edip de yaptığın ya da herkesin yararına olan) ne olurdu?
Bu sorunun cevabını bilemedim, bu kadar farazî hallerde ne desem olmuyor.

Ben:
  • Çok fazla yemek seçerim.
  • Evrendeki tek akıllı yaratıklar olduğumuz düşüncesi beni çok üzüyor. Başkaları da olmalı.
  • Sevdiğim mesleğin eğitimini alacağım diye inat ettiğimden, 11 yıl boyunca üniversite öğrencisiydim.
  • Rap ve hip hop'a katlanamıyorum. Bir de dubstep'e.
  • Günün bir kısmında damarlarımda saf kafeinle dolaşıyor olabilirim. Aşırı miktarda kahve tüketiyorum.
  • Sevdiğim kitapları defalarca okuyorum. Okunmaktan parçalanmış kitaplarıma gönülden bağlıyım.
  • Çocukken evde annemin Gırgır ve Fırt arşivi vardı, hepsini okurdum. Onları iyi saklamadığı için hâlâ anneme kızıyorum.
  • Harry Potter serisinin her kitabını bir gecede okudum, ertesi gün vizem olduğunda bile aynı şeyi yaptım. Otostopçu serisini beş günde bitirdim. Bir kitaba çok takılırsam başka her işimi bırakacak kadar sorumsuzum.
  • "Komik video" salgınından nefret ediyorum, izlemiyorum.
  • Tek başıma film izleyemiyorum, o kadar sıkılıyorum ki, filmi yarım bırakıyorum. (Çok sevdiğim ve defalarca izlediğim filmler hariç.)
  • Okuma yazmayı TRT'den öğrendim.
Sorularım:
  • Tekrar tekrar okuduğun bir kitap var mı?
  • Okuduğun kitaplar ve izlediğin filmler aynı tür mü? Hangisinde neyi tercih ediyorsun?
  • Bir kitabı okumadan fikir sahibi olup, negatif yorum yapıyor musun?
  • (Çalışanlara soru) Okumaya nasıl, ne kadar vakit ayırabiliyorsun?
  • Özellikle sevdiğin, takip ettiğin bir yayınevi var mı?
  • Diyelim ki bir Tardis buldun, uzayda ve zamanda her yere gidebiliyorsun? Nereye, ne zamana gidiyorsun?
  • İçine/arka kapağına bakmadan yalnızca adını, kapağını vs. beğenip aldığın kitaplar var mı?
  • Astrolojiyi ciddiye alıyor musun? Batıl inançların var mı?
  • Oturup sohbet etmek istediğin yazar/yazarlar var mı?
  • Kitap okumak için başka işlerini iptal ettiğin, arkadaşlarına "gelemem, çok işim var" dediğin oluyor mu?
  • Hayal ettiğin ya da sevdiğin işi yapabiliyor musun? (Öğrenciysen, istediğin bölümde mi okuyorsun?)
Kurbanlarım:
Ekleme:
Rekürsif Düşünce'nin yazanı Mshn'den de sorular geldi, teşekkürler! Cevaplıyorum:

- En sevdiğiniz sanat dalı nedir?
Bir GSF mezununa bu soru sorulursa cevap veremez ki. Kendi alanım olan fotoğrafı ayrı, resim, heykel, müziği ayrı, edebiyatı apayrı seviyorum.

- Bir evde olmazsa olmaz diyeceğiniz eşya nedir?
Kitaplık tabii ki =)
 
- Çikolata sever misiniz? Hayır diyorsanız inanmadığımı belirterek devam ediyorum; bitter mi yoksa ne(li)?
Bol sütlü çikolata seviyorum. Fındık/fıstıklı olmamasını tercih ediyorum.

- Bir enstrüman çalabiliyor musunuz? Çalabiliyorsanız hangisi? Çalamıyorsanız boşverin, ben de çalamıyorum. :)
3/10 derecesinde davul, 2/10 derecesinde piyano, 5/10 derecesinde akordeon çalabiliyorum. Hevesli ama sabırsız ve yeteneksizim.

- Misafirliğe gitmekten ya da size misafir gelmesinden hoşlanır mısınız?
Misafirine bağlı, gittiğim yere bağlı. =)
 
- Daha önce hayatta yapmam dediğiniz bir şeyi yaptığınız oldu mu?
Olmadı sanırım. Hiç macerasever değilim, sakin sakin yaşayıp gidiyorum.

- Issız bir adaya düşseniz yanınıza kesinlikle almayacağınız tek şey ne olurdu?
Hımm...  Ajanda?

- Hayatınız film olarak çekilecek olsa başrolü kim oynasın istersiniz? Ünlü biri olmak zorunda değil, demek istediğim siz hariç tanıdığınız herhangi birisi; ama kim?
Hayatımı kim, neden film yapsın? Henüz senaryolaşmaya değer bir şey yapmadım. =)

- On yıl sonra tahminen bugünün ya da bugünlerin en çok neyini özleyeceksiniz?
On yıl sonrasının şartlarında ne eksiğim varsa onu özlerim. Ne olacaksa artık...

- Gördüğünüz, duyduğunuz ya da bir şekilde şahit olduğunuz ama ben bunu birine anlatacak olsam kimse inanmaz dediğiniz bir şey oldu mu?
Olmadı, hep anlattım, hiç kimse inanmasa en yakın arkadaşlarım inandı. =)

- Pazartesi sabahı erken kalkacak olmak mı daha kötü, hafta sonunu bomboş geçirmiş olmak mı?
Pazartesi kötü. Bomboş haftasonu arasıra olursa iyi.

26 Ocak 2013

Doktor Kim ve Gizli Silah


Doktor Kim ve Gizli Silah - Doctor Who and the Doomsday Weapon
Malcolm Hulke
Çeviren: Reha Pınar
Remzi Kitabevi
Haziran 1975
191 sayfa

Bu kitabı sevgili Faruk Bey'in sahafında görür görmez üzerine atlamam, çok normal ve beklendik bir davranıştı. Bence gayet minimum tepki verdim üstelik.

Yeni sezonlarını (yani 2005 ve sonrasını) bir kez izlemekle yetinemediğim, her türlü ıvır zıvırını -TARDIS şeklinde kupa, defter, masa, buzdolabı, kitaplık, sonik tornavida, bir Weeping Angel, birkaç Dalek, hatta gaz maskesi- eve doldurmak istediğim, kimi bölümlerini (Vincent and the Doctor başta olmak üzere) ezberleyecek kadar izlediğim dizinin kitabını bulunca "hii aayyyyyyy" dedim, kitabı elimden bırakamadım.

Öhm... Kitaba dönüyorum. Kitabın yazarı Malcolm Hulke elbette İngiliz. İngilizlerin bilimkurgu yazınındaki başarısını bir kez daha kanıtlıyor. Hulke bir televizyon yazarı, Doctor Who'nun orijinal serisinin birçok bölümünde ve birçok bilimkurgu dizisinde imzası var ve yedi novelisation (romanlaştırma?) yazmış. Gizli Silah bu romanlardan ikincisi, ve elbette ilk hedefim, diğer altısını tamamlamak olacak.)

Bu kitapta önce Zaman Lordları hakkında bilgi ediniyoruz. Sonra Dünya'ya dönüp Doktor'u buluyoruz. Gönülsüz companion Jo ile birlikte TARDIS'e atladıktan sonra yabancı bir gezegende, uzak gelecekte yaşanan macerayı okuyoruz. Kitabın kurgusu, dizide hâlâ kullanılan kurgudan farklı değil. Doktor ve yancısı, bulundukları mekanda ve zamanda iyiler ile kötülerin arasına girip doğru olanı yapmaya çalışıyorlar. Doktor mümkün olduğunca şiddetten uzak kalıyor, her zaman etik ve mantık tarafında yer alıyor. Tek bölümlük (belki iki bölüm...) senaryoyu romana çevirmişler, bence çok da güzel olmuş. Üstelik en sevdiğiniz doktorun tavırlarını hayalinizde canlandırarak okuyabiliyorsunuz kitabı. (Selin'in en sevdiği doktor tartışmasız David Tennant; ben Tennant'ı çok sevsem de, ilk doktorum Christopher Eccleston'u gözardı edemiyorum.)

Bu da, bir gün benzerine sahip olacağım 
TARDIS kılıklı buzdolabı.

23 Ocak 2013

Gölgesizler


Gölgesizler
Hasan Ali Toptaş
İletişim Yayınları
2011 (7. basım)
232 sayfa

Öncelikle, bir konuda anlaşalım: Gölgesizler'i hak ettiği şekilde anlatacak kadar donanımlı değilim, söyleyeceklerim çok az gelecek. Farkındayım ve üzülüyorum.

Bu kitabı, genellikle tercih etmediğim bir yöntemle keşfettim ben. Filmini izledim! Birkaç sene önce Altın Portakal'da yarışan filmi (Antalya'da öğrenci olmanın büyük avantajıyla) festivalde izleyip, çok sevmiştim. Kitap uyarlaması olduğunu öğrenince de hemen okuma listeme eklemiştim kitabı. Listeye hemen eklesem de, sırada epey bekledi, daha yeni okuyabildim. Bunun iyi yanı ise, filmi epeyce unutmam oldu, ne izlediğimi pek hatırlamıyorum artık.

Gölgesizler'de mekanlar, zamanlar, kişiler birbirine karışıyor, düğümlenip dolanıyor, sonra çözülüyor. Arka kapakta yazılı olduğu üzere, "metinlerini varoluş ve yokoluş üzerine kurarak varoluşçuluğu taşraya taşıyan" Toptaş'ın kitabını çok beğendim. Mekanlar arasında gidiş gelişler, aynalar, kuşlar, deliler... Yavaş yavaş, sindire sindire okunacak, düşünülecek, biraz daha okunacak, bir mola verilecek... Bitince de gidip Gölgesizler'in dvd'si bulunup alınacak bir kitap bu.

20 Ocak 2013

Ozan Beedle'ın Hikayeleri


Ozan Beedle'ın Hikayeleri - The Tales of Beedle the Bard
J.K. Rowling
Çevirenler: Sevin Okyay, Kutlukhan Kutlu
Yapı Kredi Yayıncılık
Ocak 2012 (3. Basım) 
100 sayfa

Harry Potter serisini ben keşfettim! Ciddiyim! En azından, henüz Harry Potter bir fenomene dönüşmemişken, yayın haklarını YKY almamışken ilk kitabı keşfedip okuduğum için, ben keşfettim sayıyorum.

Şurada görüldüğü gibi, Harry Potter kitaplarının ilki 1999 yılında Dost Kitabevi'nden çıktı ve "Harry Potter ve Büyülü Taş" başlıklıydı. İşte o kitabı, çok komik bir biçimde Migros'un kitap reyonunda bulup "Bu neymiş ki böyle?" diyerek almıştım. Serinin devamı YKY'den yayınlanınca oradan devam ettim ama Felsefe Taşı'nı hiç almadım. Harry Potter serisi benim için Büyülü Taş'la başlıyor.

Yedi kitaplık ana serinin arasında Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar ve Çağlar Boyu Quidditch yayımlandı, bu iki kitabı neden almadığımı bilmiyorum; şimdi de baskıları tükendiği için alamıyorum. Son olarak Ozan Beedle'ın Hikayeleri yayımlandı, seriyi okuduysanız bunu bilirsiniz zaten, "Ozan Beedle'ın Hikayeleri" hem madde olarak, hem anlattığı öyküler dolayısıyla önemlidir. İşte o yüzden, yıllarca okuduğum Harry Potter kitaplarının ardından bunu da okumalıydım.

Ozan Beedle'ın Hikayeleri'nde beş adet çocuk hikayesi var. Hikayeler elbette keyifli ama benim için bu kitabın en keyifli kısmı Albus Dumbledore'un notları oldu. (Yeri gelmişken; Albus Dumbledore ve Sirius Black için uzun süre yas tutmuştum, itiraf ediyorum.) Biten seri ile birlikte veda ettiğim karakterleri tekrar buldum, çok mutlu oldum. Tüm Harry Potter serisini okuduysanız, bunu da okumak  isteyebilirsiniz.

17 Ocak 2013

Kurmaca Alıştırmaları


Kurmaca Alıştırmaları
Gökdemir İhsan
*Sel Yayıncılık
Eylül 2010 (1. basım)
159 sayfa


Gökdemir İhsan'ın Kurmaca Alıştırmaları'nı çok sevdim! Kitabın önsözü, az uyuyup çok okumaktan beyni kurumuş, aklını yitirmiş bir adamı anlatarak başlıyor. Bir de, okumadığım bir kitaptan, Raymond Queneau'nun Exercices de Style adlı kitabından bahsediyor. Gökdemir İhsan, Queneau'nun oyununa katılıyor diyor, önsözü yazan Armağan Ekici.

Çok fazla detay verirsem kitabın tadı kaçar diye korkuyorum, o yüzden iki kelam edip bırakayım. Basit bir iskeletin üzerine çeşit çeşit malzeme dokumuş İhsan; kitabın başında "sıkılırım ben bundan" derken, her yeni parçada daha çok keyif verdi bana. Alınız, okuyunuz.

15 Ocak 2013

İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü


İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü ve Diğer Öyküler - The Melancholy Death of Oyster Boy & Other Stories
Tim Burton
Çeviren: Artemis Günebakanlı
Altıkırkbeş Yayın
Kasım 2011
128 sayfa

Tim Burton filmlerini severim, arada bir dönüp Beetle Juice ya da Edward Scissorhands izlerim hatta. Dolayısıyla, Ankara Kitap Fuarı'nda İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü (ve diğer hikayeler)'i bulunca hemen aldım. Daha önce de söylemiştim, kitap satın almadan önce arka kapağını okumamayı tercih edebiliyorum; sayfalarını kurcalamadığım da oluyor. Bu kitabı da aynı şekilde, sadece yazarına bakarak aldım.

Selin (yani yeğenim) benden önce okudu İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü'nü ve ışık hızıyla bitirdi kitabı. "Nasıl yani?" dediğimde "Abla kitabın içine baktın mı?" diyerek, sorumu soruyla cevapladı! Kitapta 23 tane minicik öykü ve pek güzel çizimler var. Mumya Çocuk, Yatağa Dönüşen Kız, kitaba adını veren İstiridye Çocuk gibi çok sevimli de karakterler var öykülerde. Kitaplıkta bulunmalı, arada bir göz atıp keyiflenmek için kullanılmalı. Kısa film tadında bir kitap olmuş.

13 Ocak 2013

Dup Dup Çedene

İki yazı önce 10 kitaplık bir liste oluşturmuştum, Ocak ayı sonuna kadar okunmak üzere. Bu listedeki kitaplardan altı tanesini okudum, önümüzdeki 18 gün içinde diğer dördünü de tamamlamayı umuyorum. Bu süre boyunca hiç yeni kitap almadım, arada sırada girdiğim kitapçılarda aklım çelinse de kendimi durdurmayı başardım. (Bunun için tebrikleri hak ediyorum bence) Fakat, kendime güvenmediğim için hiç sahafa girmedim, sahaflarda bulduğum kitapları tekrar bulma olasılığı az olduğundan, almak zorunda kalıyorum.

Blogumu da ihmal ettim bu arada. Hafif bir suçluluk hissetmiyor değilim ama gerekçelerim vardı. Öncelikle; kesintisiz okumayı özlemişim, bir kitabı bitirir bitirmez bambaşka bir kitaba geçmek keyifli oluyor. Bir de, zaman zaman işlerim çok yoğunlaştı, normal saatlerimin dışında çalışmam gerekti, dolayısıyla istesem de bloga zaman ayıramadığım dönemler oldu.

Şimdi, listedeki altı kitabım ve liste öncesinden kalan bir kitap; toplamda bahsetmek istediğim yedi kitap beni bekliyor. Bilgisayarın yanında çok sevimli bir yığın oluşturdular, o yığınla birlikte yazma işi de gözümde büyüdü. Öyle ki, kitapların hepsini tek bir yazıda anlatmayı düşündüm, sonra bunun haksızlık olacağına karar verdim. Bugün kitapların birinden bahsedeyim, diğerlerini de yavaş yavaş tamamlarım. (Ama Agatha Christie kitabını atlayabilirim, yazmama pek gerek yok bence.)

Listelerimizi güncelleyeyim:

Ben şunları okudum: 
- Evdeki Korku, Agatha Christie
- İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü, Tim Burton
- Momo, Michael Ende
- Ozan Beedle'ın Hikayeleri, J.K. Rowling
- Kurmaca Alıştırmaları, Gökdemir İhsan
- Gölgesizler, Hasan Ali Toptaş

Selin'in okudukları da bunlar:
- Uzay Elbisemle Yolculuğa Hazırım, Robert A. Heinlein
- Ölünün Aynası, Agatha Christie
- Doktor Kim ve Gizli Silah, Malcolm Hulke
- İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü, Tim Burton


Dup Dup Çedene
Atilla Atalay
İletişim Yayınları
1999 (3. basım) 
192 sayfa

Dup Dup Çedene'yi listemi hazırlamadan önce okudum. Atilla Atalay, en sevdiğim mizah yazarlarından biri ama artık kitaplarının baskısı bulunmuyor ve eksiklerimi tamamlamakta zorlanıyorum. Bu kitabı Çağlar Kitabevi'nde bulduğumda çok sevinmiştim, üstelik içinde Sıdıka öyküleri de var! Sıdıka'ya bayılırım. Sıdıka okumayı, Sıdıka izlemeye tercih ederim ama Atalay kitaplarının en sevdiğim yeri son bölümleri olur hep. Dup Dup Çedene; diğer Atilla Atalay kitapları gibi önce mizah öyküleriyle ilerliyor, hafif mizah kaplaması altındaki çok duygusal öykülerle sona eriyor. 

Kitap, sırasıyla Derin Bir Aşk Hikayesi, Manyaklaşım Sürecinde Türk Ailesi, Sıdıka ve Dup Dup Çedene bölümlerinden oluşmuş. En keyif aldığım yere doğru adım adım ilerliyor. Tüm Atalay kitapları gibi, burada da en sevdiğim öyküler son bölümdeydi. Uzun zamandır mizah dergisi almıyorum, uzun zamandır Atilla Atalay'ın yazılarını da okumamıştım. Dolayısıyla bu kitaptan çok keyif aldım, çok özlemişim.