10 Nisan 2012

Dr. Gelecek


Dr. Gelecek - Dr. Futurity
Philip K. Dick
Çeviren: Sevil Cerit
Sarmal Yayınevi
Şubat 1997 (1. basım)
200 sayfa

200 sayfalık minik bir roman olan Dr. Gelecek, Philip K. Dick'in kolay okunan kitaplarından biri. Günümüze çok yakın bir zamanda, işine gitmek üzere yola çıkan Doktor Jim Parsons'la başlıyor roman. Dr. Parsons, iradesi dışında gelişen bir olayla, kendini uzak gelecekte buluyor.

Günümüze çok yakın bir zaman dedim, çünkü otuzlu yaşlarında olan Parsons, 1980 doğumlu. Fakat 1960 yılında yazdığı romanda, Philip K. Dick, 2010'ları pek başarılı bir biçimde tahmin edememiş. Henüz sahip olmadığımız (çok da gerekli gözükmeyen) teknolojiler kullanılıyor Parsons'ın yaşadığı tarihte.

Doktorumuz işine gitmek için evden çıkıyor, karısıyla vedalaşıyor. Otomatik idare edilen arabasıyla giderken araç kaza yapıyor ve Parsons kendini gelecekte buluyor! Kendisini geleceğe ışınlayan kişilere ulaşana kadar birçok şey geçiyor başından. Asilerle karşılaşıyor, kendini bir çatışmanın ortasında buluyor, ölmek üzere olan bir kadının hayatını kurtardığı için tutuklanıyor. Geleceğin toplumunda hayat kurtarmanın yasadışı ve etiğe aykırı olduğunu öğreniyor Parsons. Bulunduğu tarihte ve toplumda nüfus sabitlenmiş; ölen her insan için, fetüs havuzundan bir bebeğin doğmasına izin veriyorlar.

Hayat kurtardığı için tutuklanan Parsons, bir tutuklu aktarma aracıyla Mars'a gönderiliyor fakat Mars'a ulaşamadan aracı kayboluyor, bilmediği birileri tarafından kurtarılıyor. Hükümetin erişemediği bir bölgede, toplumun baş rahibesi Loris tarafından karşılanan Parsons, nihayet oraya götürülmesinin nedenini öğreniyor, Loris'e yardım ederken bir yandan da kendisini kurtarmaya çalışıyor.

Dr. Gelecek, zaman yolculuğunu kullanan çoğu bilimkurgu romanı gibi, temeline bilimi değil macerayı almış. Yine de şaşırtıcı bir gelecek kurgusu ve birkaç zaman paradoksu sunarak keyifli bir roman olmuş. Sevdim =)

3 Nisan 2012

Bugün pek güzel bir gündü! Çünkü, çekim yapıp 'fotoğraf makinem, tripodum ve ben' şeklinde eve döneceğimi düşünürken; "fotoğraf makinem, tripodum, 7 kitap, 1 dergi ve ben" şeklinde döndüm. Süper geçen haftasonunun pazartesiye sarkıttığı güzel şeyler olarak kabullendim bu kitapları ve yol boyu sırıttım.

Bitirme projem için fotoğraf çekmeye gittiğim ve yeni tanıştığım bir arkadaşım, tez için çok işime yarayacak (ve baskısını bulamadığım) bir kitabı "aa bak, bende böyle bir kitap var. işine yarar mı?" diyerek ödünç verdi. Çok mutlu oldum!

Hava güzeldi, bir yere uğramam gerekiyordu, uğradığım yerin çok yakınında Aşiyan Sahaf vardı. O kadar yakına gelmişken biraz daha yürüdüm, benim için getirdikleri kitapları henüz alamayacağımı söyleyip bir süre daha saklamalarını rica edecektim. Ama Faruk bey, her zamanki nezaketiyle kitapları (neredeyse zorla) bana verdi, Sabitfikir dergisinin mart sayısını hediye etti; bir de üstüne, "teziniz için işe yarayabilir, geçen gün buldum. işiniz bitince geri getirirsiniz" diyerek, arasam bulamayacağım bir kitabı ödünç verdi.

Herhangi birine, herhangi bir kitabımı verdiğimde "eyvah! geri gelecek mi? gelirse ne halde olacak?" diye içim titrediğinden; biri bana kitap ödünç verdiğinde hem mutlu oluyorum, hem de saçma bir sorumluluk hissi yükleniyorum.

Bu arada, Dr. Gelecek'i bitirdim birkaç gün önce ama şimdilik yazmaya üşeniyorum. Belki yarın. Her neyse... Buyrun, bugünün fotoğrafları:

Ödünç aldığım kaynak kitaplar
Yepyeni Dune serisi ^.^~
Benden keyiflisi yok bugün!