21 Mart 2012

Göğü Delen Adam


Göğü Delen Adam - Der Papalagi
Tuiavii, Erich Scheurmann
Çeviren: Levent Tayla
Ayrıntı Yayınları
2012 (8. basım)
110 sayfa

Göğü Delen Adam (Papalagi) Samoa kabile reisi Tuiavii'nin konuşmasından Erich Scheurmann tarafından Almanca'ya, Levent Tayla tarafından da Almanca'dan Türkçe'ye çevrilmiş. Metnin aslında bir Samoalı tarafından yazılmadığı, kurgu olduğu da söyleniyor ve kitabı okursanız fark edeceğiniz gibi, kimi yerlerde kurgu olduğu izlenimi veriyor zaten kitap.

Almanya'da 1920 yılında yayınlanan Papalagi, modern dünyayı ziyaret eden Tuiavii'nin kabilesi için hazırladığı bir konuşma taslağı. Misyonerlerin ziyaretleri, Hıristiyanlığı yayma çabaları arasında Batı'yı ziyaret eden ve bir süre modern dünyanın içinde yaşayan Tuiavii'nin gözlemlerini ve bizim dünyamızın ne kadar anlamsız, yalancı, bencil olduğunu okuyoruz. Giysilerimize, paraya, Tanrı inancına -alıştığımız modern dünyanın 90 yıl önceki haline- dışardan bakmak ilgi çekici aslında.
Giyinme ve gardroplarla ilgili bir çalışma yapıyorum, o yüzden özellikle "Papalagi'nin Etini Örtmesi, Çeşit Çeşit Kılıfları ve Örtülerine Dair" başlıklı bölüm ilgimi çekti.
"Papalagi'nin gövdesi, başından ayak parmaklarının ucuna değin çeşitli örtüler, hasırlar ve derilerle kaplıdır. Bu kılıflar öylesine sıkı ki, hiçbir insan gözü onları delip geçemez; öylesine sıkı ki, gövdesi ulu ormanların derinliklerinde açan çiçekler gibi solgun, beyaz ve yorgundur."
Ayakları saran kanoların ayağı çürümeye başlamış leş gibi kokuttuğunu, 'sanki cendereye almış gibi sıkan bir kılıf' yüzünden memelerin artık süt veremediğini, kadınların sandıklar dolusu giysilerinden hangisini giyeceklerine kafa yorduklarını, ne zaman güneşe çıksalar tepelerinde kocaman bir çatı taşıdıklarını şaşkınlıkla anlatıyor Tuiavii. Sıkıca örtülü olan bedenin günah sayılmasından, dolayısıyla merak uyandırmasından bahsediyor.

Dört tarafı kapalı ve kalabalık 'kutu'larda yaşanmasına, tüketme/üretme döngüsüne, paraya verdiğimiz değere, içinde kaybolduğumuz mesleklerimize anlam veremeyen Tuiavii, medeniyetin mutluluk vermediğini düşünüyor, Beyaz Adam'ın söylediklerine inanmamaları gerektiğini söylüyor. Fakat bütün bu "evet yahu, adam aslında doğru söylüyor" diyebileceğim şeylerin yanında; bilimi, felsefeyi ve düşünmeyi de zararlı ve Tanrı'ya karşı olarak niteliyor.
"Sözde, düşünmek adamın kafasını büyütüp dikleştirirmiş. Avrupa'da biri çok ve hızlı düşündü mü, ona 'çok akıllı bir adam' derler. Adam 'çok akıllı' oldu diye üzülecek yerde, özellikle saygı gösterirler."
Kitaplarla, okulla, bilgisayarla (Commodore 64'le başladı, bitmedi...) büyüyüp, doğanın ortasında yaşayan bir adamın bakış açısını anlamam imkansız. Yine de, eğitime ve düşünmeye tamamen karşı olduğu bölüme gelene kadar iyi gidiyordum! O bölümü okuyunca "hadi oradan!" deme eşiğini aştım. Göğü Delen Adam, ilginç bir kitap ama, yani... Hadi oradan! Tuiavii'nin hangi konularda haklı olduğuna karar vermek de okura kalıyor.
"Papalagi denince beyazlar ya da yabancılar anlaşılır. Ama sözcüğü sözcüğüne çevrilirse göğü delen anlamına gelir.
Samoa'ya ilk misyoner bir yelkenliyle gelmişti.
Yerliler bu beyaz yelkenliyi ufukta bir delik olarak gördüler, beyaz adamın içinden çıkıp kendilerine geldiği bir delik.
O, göğü delip geçmişti."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder