8 Kasım 2011

Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana


Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana - Something Wicked This Way Comes
Ray Bradbury
Çeviren: Ayşe Gorbun
İthaki Yayınları
Haziran 2000 (1. basım)
327 sayfa

On üç yaşında iki çocuğun, Will Halloway ve Jim Nightshade'in öyküsünü anlatıyor bu kitap. Zamanı, yaşlanmayı, karanlığı, ölümü anlatıyor. Fahrenheit 451 gibi harika bir bilimkurgu beklentimi,  henüz kitabın ismini ve öndeyiş'i okurken yok eden Ray Bradbury sembolik, fantastik, biraz mistik ve çok karanlık bir roman yazmış.

Fırtınanın hemen önünde hareket eden bir yıldırımsavar satıcısıyla başlıyor roman. Satıcı, Jim ve Will'i görüyor, çocukları, evlerini tanımaya çalışıyor. O evlerden birine yıldırım düşeceğini öngören adam, hangi ev olacağını anlamaya çalışıp o evde yaşayan çocuğa bir yıldırımsavar hediye ediyor.

Will ve Jim'in yaşadığı kasabaya gelen tuhaf bir karnavalla birlikte işler karışıyor, meraklı ve maceracı (on üç yaşındaki bütün oğlan çocukları gibi) kahramanlarımız kendilerini korkutucu olayların ortasında buluyorlar! Zamana müdahale edebilen adam, Resimli adam, bir ucube. Karnavalda olanlarla baş edebilmek için çok genç olan Jim ve Will. İhtiyar, sıradan, hayallerini gerçekleştirememiş bir adam, Charles Halloway. Birbirinden güzel işlenmiş karakterler var romanda. Fakat sorun şu ki, bu kitabın güzelliğini, hissettirdiği gerilimi, kapkaranlık atmosferini anlatmayı başaramıyorum ben!

Bazı kavramları öyle güzel anlatmış ki Bradbury, buraya alıntı yapmazsam çatlarım. Koca bir paragrafı buraya alamam ama, "iyi adam" olmayı daha güzel anlatan hiçbir metne rastlamadım:
"Ve insanlar gerçekten günahı severler ... bütün şekilleri, büyüklükleri, renkleri ve kokularıyla. ... Bir adamın başkalarını fazlasıyla yüksek sesle övdüğünü duyarsan, bir domuz ağılından yeni çıkıp çıkmadığını merak et. Öte yandan, yanından geçen o mutsuz, soluk yüzlü, rahatsız, baştan aşağı suç ve günahtan oluşan adamı ele al, eh, genellikle bu senin iyi adamındır. ... Çünkü iyi olmak korkutucu bir iştir."
'Cehalet mutluluktur' diyor bazıları, Bradbury ise tam tersini söylüyor bu kitapta:
"Bilmemek veya bilmeyi reddetmek kötüdür, ya da ahlak dışıdır en azından. Bilmezsen harekete geçemezsin."
Ve, ölüm:
"Ölüm var olan bir şey değil. Hiçbir zaman var olmadı, hiçbir zaman var olmayacak. Ama onu belirlemek, anlamak için o kadar uzun yıllar o kadar resmini çizdik ki, onu bir varlık, tuhaf bir şekilde canlı ve hırslı olarak algılamaya alıştık."
Eveet... Bu kitabı anlatmaktaki beceriksizliğimi bolca alıntı yaparak saklamaya çalıştım. Kitabın anlattıklarını; çocukların büyüme sancılarını ve ihtiyarların gençlik özlemini, zaman ve yaş kavramlarını, karanlığı uzaklaştırma yolunu çok sevdim. Fakat, itiraf ediyorum, kitabı neredeyse iki ayda bitirebildim! Ve evet, yine de, "Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana"yı okumanızı şiddetle öneriyorum.

3 yorum:

  1. Merhaba.

    Kitaplara ve onların tanıtımına verdiğiniz emekten dolayı çok teşekkür ediyorum.

    Blog'unuzu takip eden, okuyan bir insan değilim; ilk defa rastgeldim. Fakat sizin gibi özenle bu işi yapan kişileri tebrik etmemek elde değil.

    Saygılarımı sunar, iyi günler dilerim.

    YanıtlaSil
  2. Ay aynı yerlerin altını çizmişiz!
    Ben sevmedim ama, çok daha hareketli macera macera bir kitap beklemiştim belki de ondan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beklentiye uymadığı için sevmemişsindir :) Benim de en sevdiğim Bradbury kitabı değil, hatta listenin üstlerinde bile değil ama yine de güzel kitaptı diye hatırlıyorum. Sırada başka Bradbury var mı okunacak?

      Sil